| BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
|
| | BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir :: Mustafa Kemal ATATÜRK :: Hakkında | |
| Falih Rıfkı Atay’dan çankaya anıları: (ÜÇÜNCÜ BÖLÜM) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Kayıt tarihi : 01/01/70 Aktiflik : Deneyim : Saygınlık : Seviye :
| Konu: Falih Rıfkı Atay’dan çankaya anıları: (ÜÇÜNCÜ BÖLÜM) Salı Tem. 06, 2010 6:15 am | |
| Falih Rıfkı Atay’dan çankaya anıları:
ÇÖKME
Yıkılış (ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)
Ruslar Doğu Anadolu'da bir Ermenistan kurma peşinde idiler. Ermeni halkın çektiği zulmü bahane ederek, Balkan Harbinden sonra Bab-ı âli'ye Ermenilerin oturduğu vilâyetler için bir yabancı müfettiş getirmek fikrini kabul ettirmişlerdi. Bunun ne demek olduğunu anlıyorduk. Kürdistan meselesi de ateşlenmek üzere idi. İttihatçıların milliyetçiliği ne Ermenistan, ne Kürdistan bağımsızlık veya otonomisini akla bile getirmeğe elverişli değildi. Fakat Arap memleketlerine tavizlerde bulunmağa başlamışlardı: Arapça konuşan nüfuzlu ilçe ve bucaklara Arap kaymakam ve müdür tayin etmek gibi... Öyle görünüyordu ki Türkçülük hareketi Osmanlı-İslâmcılık fikir akımını gevşettikçe Hicaz, Suriye ve Irak Araplığı ile Anadolu ve Trakya Türklüğü arasında bir federasyon yapmak imkânsız bir şey olmıyacaktı. Türkçülerden ileri görüşlüler bu fikirde idiler. Ben Şam'da iken oraya gelen Mustafa Kemal'in konuşmaları üzerine işittiklerimden onun da bu kanaate iyice meyilli olduğunu anlamıştım. Yirminci asrın ilk dekatlarına kadar Türkleşmeye ve Türkçe diline yatmayan som Araplığın, bu milliyet çağında temsil edilmesine ihtimal yoktu. Hatta oralara giden Türkler pek çabuk Araplaşmakta idiler. Azimzadeler, ki Suriye eşrafının başındadırlar, Konya'dan göçme ''Kemik Hüseyin''in torunları idiler. Halep ailelerinden pek çoğu Türk aslındandı. Hepsini kaybetmiştik. Bunları hatırlatmaktan maksadım, eğer harbe girilmeseydi Küçük Asya'da imparatorluğun bir yaşama şekli bulabileceğini göstermek içindir. Böylece şimdi dünya petrol kaynaklarının pek önemli kısmını bağrında tutan bu zengin bölgeler devletimizin sınırları içinde bulunacaktı. Harp sürdükçe büyük devletler zayıflayacakları için kapitülâsyonlardan ve her türlü yabancı baskı ve kontrol şartlarından kurtulacaktık. Birinci Dünya Harbi sırasında iki milyon kurban verdikten sonra dahi Kuvay-ı Milliye ile başa çıkamıyan Batılı devletler, bütün ordusu ayakta duran imparatorluğa karşı elbette herhangi bir harekette bulunamıyacaklardı. Biz Birinci Dünya Harbine hırs değil, cahillik yüzünden girmişizdir. Almanlara satılmamışızdır. İttihatçılar vatan satıcısı değil idiler. Liderlerinin hepsi parasız ve yardımsız, düşman kurşunları altında can vermişlerdir. Fakat bir umumî dünya görüşünden, realiteleri elde tutarak ve karşılaştırarak uzun vadeli hesaplar yapmak ve hükümler çıkarmak gücünden, yetkisinden yoksun idiler. Hiç olmazsa kendi partileri içinde serbest bir denetleme olsaydı gene de kendimizi koruyabilirdik. Ya Almanlar harbi kazansaydı, o bitik hâlimizle ne olacaktık? Bir gün Harekât Şubesi Müdürü İsmet Bey, kendisi ile çalışan bir Alman yüksek subayına der ki: - Canım, siz kalabalıksınız. Sanayicisiniz. Belçika da öyle. Onu kendinize mi katacaksınız? Yahut aynı hâldeki Avrupa memleketlerini mi? Zaferden sonraki kazancınız ne olacak? Subay, kendi aralarında sık sık bu konu üzerine konuşmağı âdet etmiş olacaklar ki ağzından kaçıverir: - Die Turkei! 1918 Eylül ayındayız. Büyükada'daki Yat Kulübünde son Türk mevsimini tamamlamak üzereyiz. 1914'e kadar, bankalar, şirketler ve piyasalar gibi, kulüpler de Türklere hemen hemen kapalıydı. Şimdi ''Büyük Kulüp'' dediğimiz Cercle d'Orient'in resmî dili Fransızcadır. Bugünkü İstanbul Kulübünün bir adı da İngiliz Kulübüdür. Padişahlıktan en küçük idare hizmetine kadar siyasî iktidar biz Türklerde iken, Beyoğlu ve Galata tam bir sömürgeciler yatağı, Osmanlı-Müslüman sınıfı ise bir proletarya ezginliği içinde idi. 1908 Meşrutiyeti saltanat devrinin 33 yıllık mabeyn ve Bab-ı âli oligarşisini de yıktığı için, büsbütün yaldızsız, gösterişsiz bir kalabalığa dönmüştük. İttihat - ve - Terakki Fırkasının Rumeli'den İstanbul'a taşınan merkez-i umumîsi, uzun müddet, eski Alemdar Mustafa Paşa takımına benzer, şivesi tuhaf, âdetleri iptidaî, mizacı dağlı bir komiteciler ve fedayiler ocağı gibi yadırganmıştı. Gece vakti bir paşa, birkaç gazeteci öldürülmüş, bazılarının katilleri hiç aranmamış, bulunanlar da merkez-i umumî nüfuzu ile korunmuştu. İlk Bab-ı âli hükûmetleri bu esaslı cemiyeti idare edenlerin kuklaları sanılırdı. Fakat merkez-i umumînin de hükmü Türklere idi. Hristiyanlar tekin değildi. Ecnebiler ise büsbütün imtiyazlı idiler. Mahkemeleri dahi ayrı idi. 1914 Harbi başlayınca Beyoğlu çevreleri sindiler. Tekâlif-i harbiye denen rekizisyondan ve polisten korktukları için Hristiyanların Türklere yanaşmak ve onlara hoş görünmek yolunu tutmaları tabiî idi. Kapitülâsyonları kaldıran İttihatçılar, ekonomi ve ticaret gibi, kulüpleri, hatta otelleri de Türkleştirmek lâzım geldiğini düşünmüş olacaklardı. Merkez-i umumînin başlıca üyeleri harp yazlarında Büyükada'ya göç ederler ve Yat Kulübüne yahut kiralık köşklere yerleşirlerdi. Harp zenginleri ve karaborsacılar zayıf mizaçlılara sokulmak yolunu kolayca bulmuşlardı. Bir kılı kırk yaran ahlâkçıların nasıl olup da halk sefaletiyle bir hızda artan, küstah ve sırıtıcı sefihliğin iç yüzüne doğru bakmak merakını duymadıklarına şaşardık. | |
| | | | Falih Rıfkı Atay’dan çankaya anıları: (ÜÇÜNCÜ BÖLÜM) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir :: Mustafa Kemal ATATÜRK :: Hakkında | |
|
| BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir :: Mustafa Kemal ATATÜRK :: Hakkında | |
|
|
| |
|