TÜRKİYENİN BİYOLOJİK ZENGİNLİKLERİ [9 Sayfa]
forumson.com -
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] TÜRKİYENİN BİYOLOJİK ZENGİNLİKLERİ Gündelik yaşamımızda kullandığımız kültür bitkilerinin ve evcil hayvanların yabanî akrabalarının önemli bri kısmının orjininin Türkiye olduğu az bilinen bir husustur
Doğa meraklıları, biyologlar, ziraatçiler, ormancılar, veterinerler, farmakologlar tarafından bilinen bu özellik, son yıllarda çevre bilimlerinin genel kültür hayatımızda daha fazla yer etmesiyle birlikte giderek daha çok tanınmaya başladı
Kirazın, vişnenin, kayısının, bademin, incirin ve daha nicelerinin anavatanı Türkiye
Öyle ki bu bitkilerin bilimsel isimlerinden batanlarının Türkiye olduğu kolayca anlaşılmakta
Örneğin incirin bilimsel adı Ficus Carica dır; yani, Latince’den Türkçe’ye çevirecek olursak bu meyvanın adı Karyalı İncir dir
Anımsanacağı gibi Karya, Güney Ege’de hüküm sürmüş antik bir krallığın ismi
Başkent Ankara’nın adı da çeşitli bitki ve hayvanların Latince isimlerinde geçmekte
Ayrıca, kirazın anavatanı olarak Giresun kabul edilmekte ve bu durum Latince isminde de belli olmaktadır: Prunus Cerasus
Evcil koyunun yabanisi yine Anadolu’ya ait bir türdür
Yaban koyunu veya ceren adıyla bilinen bu hayvanın Latince ismi Ovis Ammon Anatolica’dır
BR Kültüre edilen bitkilerin, evcilleştirilen hayvanların anayurdu olmasının yanında, Türkiye yabani bitkiler yönünden de çok zengindir
Ağaç, ağaçcık, çalı, çiçekli ve çiçeksiz otsu bitkiler olmak üzere Türkiye’de dokuz bini aşkın bitki türü bulunmaktadır
Bunların üçte biri endemiktir, yani dünyada doğal olarak sadece Türkiye’de bulunmaktadır
Yabanî hayvanlar yönünden Türkiye daha da zengin
Omurgalı ve omurgasız hayvan türü sayısı yüzbinin üzerindedir
Bu sayılar Rusya dışında Türkiye’nin bütün komşularından çok daha zengin olduğunu ortaya koymaktadır
Biyolojik çeşitlilik yönünden Türkiye’nin zenginliği bir rastlantı değil
Bilindiği gibi Anadolu yarımadasının yabancı dillerdeki bir adı da Küçük Asya (Asia Minor / Klein Asien)
Bu isim Anadolu’nun fiziksel yapısı itibariyle bir kıtanın özelliğini kendi ölçeğinde göstermesinden kaynaklanmakta
Gerçekten de yedi ayrı coğrafi bölge içinde birbirinden çok değişik karakterdeki fiziksel yapı olağanüstü çeşitliliğe yol açmakta, farklı ekolojik özellikler sergilemekte.Ülkenin kuzeydoğusunda iki metrenin üzerindeki yağışın geliştirdiği ılıman kuşak yağmur ormanları boy gösterirken, orta kesimlerde yüzlerce metrekarelik tuzlu göller ve çevresinde çorak alanlar bulunmakta. Türkiye’nin dünya üzerindeki coğrafi konumu da biyolojik çeşitliliğin zenginleşmesine neden olmuş. Asya ve Avrupa arasında doğal bir köprü konumunda olan Türkiye, Afrika’nın kuzeyine çok yakın olduğundan, kuşların göç yollarının önemli bir bölümü Anadolu’dan geçmektedir. Keza İstanbul ve Çanakkale Boğazları Karadeniz, Marmara ve Ege arasındaki balık ve diğer göçmen deniz canlılarının hareketine imkân vermektedir.Buzul devrinde Anadolu’nun ılıman iklimde kalmış olması soğuktan kaçan birçok canlı türünün buraya sığınmasına neden olmuş.Daha sonra bu toprakları benimseyen canlı türleri biyolojik zenginliğin artmasına yol açmışlar.Karalarda görülen büyük fiziksel farklılıklar ve buna bağlı olarak gelişen çok çeşitli ekolojik yapı, Türkiye’yi üç yandan çeviren denizlerde de görülmektedir. Derinlikleri, renkleri, ısıları farklı olan denizlerin tuzluluk oranları da büyük değişiklikler göstermekte, Karadeniz’de binde 18 olan tuzluluk Marmara’da -*binde 23’e, Ege’de binde 32’ye, Akdeniz’de binde 38’e ulaşmakta.Denizlerinin tuzluluk oranı bu kadar büyük değişiklikler gösteren başka bir ülke yokturEkolojik yapıdaki bu değişiklik de zenginliği artıran bir etken olmaktadır.Ve belki de hepsinden önemlisi, bilim adamları tarafından yerküre üzerinde belirlenen dokuz gen merkezinden ikisi Türkiye üzerinde bulunmaktadır Gen teknolojisinin inanılmaz gelişmeler kaydettiği günümüzde, bu denli zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olmak gerçekten büyük bir şans
BULABİLDİGİM BU KADAR İNŞALLAH İŞİNE YARAR KOLAR GELSİN