BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Merhaba Ziyaretçi,
Formumuza Hala Kayıt Olmadınmı?
Formumuzdan Faydalanmak İstemezmisin?
Forumda Bilgi Paylaşımı Yapmak İstemezmisin?
Moderatorlermize Ödevlerin Hakkında Soru Sormak İstemesmisin?
Tabiki İstersin O zaman Ne Duruyorsun Hemen Kayıt Ol ve Bilgilermizden Faydalan..

AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Uyeols10
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Merhaba Ziyaretçi,
Formumuza Hala Kayıt Olmadınmı?
Formumuzdan Faydalanmak İstemezmisin?
Forumda Bilgi Paylaşımı Yapmak İstemezmisin?
Moderatorlermize Ödevlerin Hakkında Soru Sormak İstemesmisin?
Tabiki İstersin O zaman Ne Duruyorsun Hemen Kayıt Ol ve Bilgilermizden Faydalan..

AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Uyeols10
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir


 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  


 

 AMAZONLAR (kadın savaş'çılar)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj


avatar


Kayıt tarihi : 01/01/70
Aktiflik :
AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Left_bar_bleue998 / 999998 / 999AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Right_bar_bleue

Deneyim :
AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Left_bar_bleue998 / 999998 / 999AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Right_bar_bleue

Saygınlık :
AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Left_bar_bleue998 / 999998 / 999AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Right_bar_bleue

Seviye :
AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Left_bar_bleue100 / 100100 / 100AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Right_bar_bleue


AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) Empty
MesajKonu: AMAZONLAR (kadın savaş'çılar)   AMAZONLAR (kadın savaş'çılar) EmptyPaz Mart 28, 2010 10:57 am

Amazonlar hakkında en geniş bilgiyi haklarında
anlatılan öykülerden biliyoruz.Bir rivayete göre Libya ’dabaşkasına
göreyse Kafkasya ’da ortaya çıkmıştı Amazonlar. Ne var ki öykülerin
geçtiği asıl yer Anadolu ’dur. Anadolu Amazonlarının erken tarihi
neredeyse yaşadıkları söylenen bölgelerin tarihi kadar karanlıktır. Bir
söylenceye göre soyları zalimlikleri yüzünden tahttan indirilen iki
İskit prensesi Scolopotus ve Hylinos ile başladı. Bu iki prenses
aileleri takipçileri ve takipçilerinin aileleriyle birlikte yurtlarından
ayrılarak Kafkasların eteklerinde bir devlet kurdular.Yeni bir ülke
arayışındaki tüm göçebe kavimler gibi önceleri öldürdüler ve
yağmaladılar. Fakat ele geçirilen halklar öç almak için gizlice
silahlandılar. Bunu izleyen ayaklanmada İskit efendilerini yenmeyi
başardılar. İskitlerin bütün erkekleri öldürüldü. İskitlerde savaş
eğitimi kadın erkek ayrımı yapılmadan herkese verilirdi. Savaş eğitimi
almış olan İskit kadınları kaçmayı başardılar.Peşlerinden gönderilmiş
bir birliği de yenmeyi başarmış takipçilerinden kurtulmuşlardı.



Erkekleri olmayan ve eskiden hükmettikleri insanlar tarafından esir
edilmenin aşağılayıcılığına katlanmayı reddeden kadınlar Meotis Gölü
(Azak Denizi) bölgesinde tamamen kadınlardan oluşan bir devlet kurdular.
Biri devlet işlerini biri de orduyu yönetecek iki kraliçe seçtiler.
Güçlü bir ordu oluşturduktan sonra savaşçılıklarını denemek üzere
savunmayı bırakıp saldırıya geçtiler. Buna rağmen başarılı olmaktan
uzaktılar; nüfuslarının artmaması onlar için bir dezavantajdı. Yeni
kazandıkları özgürlükle evliliğin kölelik olduğuna inandıkları halde
soylarının tükenmesi tehlikesi yakın topluluklarla anlaşma yapmalarını
gerektirdi. Bu geçici birlikteliklerden doğan erkek bebekler babalarına
geri verildi; kızlarsa yaya ve at üzerinde dövüşebilmek üzere
çocukluktan itibaren eğitim gördüler.



Başlangıçta genç kabile Don Nehri kıyısında yaşardı. Nehrin adıda
ordu kraliçesi olan Lysippe ’nin oğlu Tanais ’ten gelir. Tanais savaşa
olan tutkusu ve evliliğe değer vermeyişi yüzünden Afrodit ’i kızdırır ve
annesine aşık olmakla cezalandırılır. Tanais ensest ilişkiye
girmektense kendisini nehre atıp boğar. Nehir o günden sonra onun adıyla
anılır. Lysippe Amazonları Anadolu’ya getiren kraliçedir. Onun
zamanında Amazonlar Karadeniz’e geldi ve güney kıyısına yerleşmeye
krallıklarının batı sınırını belirlemek için ormanların arasında bir
kent kurmaya karar verdiler. Bu kente kraliçelerinden birinin adını
verdiler: Sinope. Hakimiyetlerini Kolkhis ’e (Eskiden Karadeniz ’le
Kafkasya ’nın güneyi arasındaki bölgeye verilen ad) kadar genişlettiler.
Bölgedeki dağlara Amazon dağları adı verildi.Amazon Dağları’ndaki
derelerin birleşmesiyle oluşan geniş ve kısa bir nehir olan ve Karadeniz
’e dökülen Thermodon Nehri ’nin ağzındaki güzel bir burnun üzerine
başkentleri Themiserya’yı (Bugünkü Terme) kurdular.



Amazon savaşçılarının en mağrurları barışta kendilerini avlanmaya ve
savaş talimlerine verirdi. Bununla birlikte Anadolu Amazonları’nın
tarımlada uğraştıkları sanılıyor. Savaşçılar her yıl iki aylarını çocuk
sahibi olmaya ayırırlardı.Yalnızca savaşta adam öldürenlerin
çiftleşmesine izin vardı. Başarılı olan savaşçılar kendilerini komşuları
Gargarianlardan ayıran dağa gider bekarlıklarının özgürlüğünü
simgeleyen kemerlerini çıkarırlardı. Bir Amazon hamile kaldığında eve
dönerdi. Doğan kızlar Amazonlarla kalır savaşçı olarak
yetiştirilirlerdi. Oğlan çocuklar Gargarianlara geri verilirdi.



Gargarianlarla geçirilen ya da tarımla uğraşılan birkaç ayın dışında
Amazon ülkesi bir ordu devleti görünümündeydi. Ekonomik politik ve
sosyal yapılanmalar savaş temelliydi. Savaşa giden ordu gençliklerinin
en seçkin dönemindeki savaşçıları kapsardı. Bu savaşçıların ata
binmedeki üstünlükleri anlatılırdı hep. Çıplak ata biner çoğunlukla
sadece yular kullanırlardı. Bir rivayete göre Anadolu ’ya biniciliği ilk
onlar tanıtmıştı. Savaşlarda hızlı ve yenilmez olmalarını ata bu denli
hakim olmalarına borçluydular. Bir Amazon daha küçük yaşta erkeklerin
egemen olduğu bir toplumla alay etmeyi öğrenirdi. Amazonların savaşçı
yetenekleri üst düzeydeydi. Okçulukları çok başarılıydı.Kalkanlar ve
zırhlar oklarına karşı korunmaya yetmiyordu. Kargılar ve “bigennis
”denilen çift ağızlı baltalarıyla savaşlarda çevrelerine dehşet
saçarlardı. Darbelerden korunmak içinse ana tanrıçanın simgelerinden
biri olan Ay biçimli kalkanlar kullanırlardı.

Amazonlar yüzyıllar boyunca Karadeniz ’deki üslerinden çok uzaklara
akınlar düzenlediler. Kraliçeler Efes ve Thiba gibi kentler kurdular. Üç
kraliçe tarafından yönetilen (MarpesiaLampadoHippo) üç kabile batıda
Trakya’ya doğudaysa Suriye’ye yöneldi. Başkentleri Themiserya ’da savaş
ganimetlerinin artmasıyla Artemis ’in ilkel bir versiyonu için
tapınaklar inşa edildi ve onuruna festivaller düzenlendi.



Yunanlı coğrafyacı Strabon da Amazonlardan bahsedenler arasındadır.
"…Bazıları isimleri Alazonlar diğerleri Amazonlar olarak ve Alybe’den
sözcüğünü Alope’den ya da Alobe’den şeklinde okuyarak ve Borysthens
Irmağı ötesindeki İskitlere ‘Alazonlar’ ve aynı zamanda ‘Kallipidler’ ve
daha başka isimler vererek –ki bu isimler Herodot Hellanikos ve
Eudoksos tarafından bize zorla kabul ettirilmiştir- ve Amazonları Kyme
yakınında Mysia Kariave Lidya arasına yerleştirmek suretiyle ki bu
Kyme’li Ephoros ’un da fikridir tarihi metni de ğiştirmişlerdir. Ephoros
’un bu görüşü mantıksız olmayabilir; çünkü onlar vaktiyle Amazonlar
tarafından sonradan Aioller ve İyonlar tarafından yerleşilmiş olan
ülkeyi kastetmiş olabilirler ve söylediğine göre isimlerini Amazonların
vermiş olduğu belirli kentler vardır: EphessosSmyrnaKyme ve Myrina gibi
…"

Amazonların Anadolu ’daki yaşantılarını bize anlatanlardan ikisinin
adı Halikarnas ’la ilişkilidir. Bunlardan ilki Halikarnas’lı Herodot
’tur. Tarihin babası olarak anılan ve sonradan Strabon’un da
Amazonlardan söz ederken atıfta bulunduğu Herodot onların öyküsünden ilk
bahsedenlerdendir. "Amazonların ki İskitler bunlara oirpata derler
Yunanca karşılığı erkek öldürenler demektir" der yazdığı tarihte. Onlara
savaş açan Yunanlılar diye anlatır Thermodon savaşını kazandıktan sonra
canlı olarak yakaladıkları Amazonları üç gemiye doldurup denize
açıldılar. Amazonlar açık denizde erkeklerin üzerine atılıp onları döve
döve öldürdüler. Ama bir gemi nasıl yönetilir bilmiyorlardı dümen nasıl
tutulur yelken nasıl kullanılır haberleri yoktu. Erkekleri öldürdükten
sonra rüzgârın ve dalganın önüne katılmışlar Dik Bayır denen yere
varmışlardı. Amazonlar burada karaya çıktılarçevrede otlayan atlara
rastlayınca bunların üzerine atladılar ve İskit topraklarını yağmalamaya
başladılar. İskitler başlarına gelene bir anlam veremiyorlardı.
Bunların ne dillerini anlıyorne giyinişlerini tanıyorne de kim
olduklarını biliyorlardı. Amazonların saldırıları karşısında şaşırıp
kalmışlardı; bunları genç ve zorlu erkekler sanıyorlardı. Savaş alanında
kalan ölüleri görünce daha da şaşırdılar bunlar genç erkekler değil
kadınlardı. Bir daha ne olursa olsun onları öldürmemeye karar verdiler.
Bakacaklar görünüşte bunlar kaç kişidir aralarından o kadar sayıda genç
delikanlı ayıracaklar karşılarına onları çıkaracaklardı. Bu gençler
kamplarını Amazonların kampının yanına kurup davranışlarını onlara göre
ayarlayacaklardı.



Eğer kadınlar üstlerine yürürlerse savaşmayıp arayı biraz açmakla
yetineceklerdi. Sonra onlar durunca bunlar da duracak ve kamplarına geri
döneceklerdi. İskitler böyle düşünmüşlerdi; çünkü bu kadınlardan
çocukları olsun istiyorlardı. Delikanlılar aldıkları emirleri yerine
getirdiler. Amazonlar onların kendilerine zararları dokunmayacağını
anladıklarında onlara aldırmaz oldular… Öğle vakti olunca Amazonlar
birer ikişer çevreye dağılır doğal gereksinimlerini karşılarlardı. Bunu
gören İskitlerden birisi kızlardan biriyle birlikte oldu. Kız da buna
karşı koymamıştı. Bunu izleyen günlerde İskit gençleriyle Amazonlar daha
da yakınlaştılar; kamplarını birleştirip beraber yaşadılar. Amazonlar
İskitlerin dilini konuşmaya başlayınca gençleri kendileriyle birlikte
gelmeye ikna ettiler. Birlikte Tanais Nehri ’ni geçip yeni topraklara
yerleştiler.



Amazonlardan söz eden bir diğer isim de Halikarnas Balıkçısı’dır.
Ege ’de bulunan birçok kentin Amazonlar tarafından kurulduğunu anlatır:
"Anadolu ana erkil bir sistemle idare edilirken büyük ana tanrıça
Kibele’ye tapılırdı. Kibele bir ay tanrıçasıydı. Kızlığı kadınlığı ve
analığı temsil ettiği için doğan ay dolunay ve azalan ay olarak
gösterilirdi yani üçlek bir yapıdaydı. Ana tanrıçanın birçok adı vardı.
Bunlar arasında İzmir adının kökü bakımından ‘Marian ’‘Mirin ’‘Aymari
’ve ‘Mariyamne ’adları önemlidir. Bu adların sonuncusu Suriye ’ye
vardığında Meryem’e batıya ulaştığındaysa Marian ’a dönüşür"…şimdi
gelelim eski bir efsaneye: Mirin adlı bir Amazon kraliçesi Kuzey Ege
kıyılarında ‘Serne ’adında bir kenti zapteder erkeklerin tümünü kılıçtan
geçirir; kadın ve çocuklarıysa köle olarak tutar. Kraliçe onlar için
kendi adını taşıyan Mirin kentini kurar. Mirinaynı zamanda Kyme Prienne
ve Pitane Lesbos Adası’nda da Mitilin (Midilli) kentlerini kurar. Bir
gün adaya giderken fırtına kopar. Ana tanrıça Kibele filoyu korur ve
Semadirek Adası’na götürür. Kraliçe Mirin o güne dek kimsenin oturmadığı
adada Kibele’ye saygı ve şükranlarını anlatmak için bir tapınak kurar.
Buradan da anlaşılıyor ki Kraliçe MirinTanrıça Mirin ’in bir
rahibesiydi.

Amazonlarla ilgili söylenceleri bir kenara bırakırsak geriye fazla
birşey kalmıyor aslında.Tarihte gelmiş geçmiş bütün halkların geçmişine
bakıldığında söylencelerin yanında gerçek olan olayların tarihinin de
anlatıldığını görüyoruz. Amazonlardaysa bu ayrım neredeyse yok denecek
gibi. Anadolu ’dan geçen bütün halklar Amazonların izini -eğer vardıysa-
çoktan örtmüşler. Peki o halde Amazonların gerçekliğiyle ilgili
soruları yanıtlamaya nereden başlamak gerek? Onların yalnızca
söylenceden ibaret olduklarını söylemek ne denli zorsa gerçekten
yaşadıklarını söylemek de aynı şekilde zor. Bugüne dek bu konuda ortaya
atılmış birkaç temel görüş var. Bunların hepsi de Amazonların öyküsünün
günümüzdeki halini alıncaya dek çeşitli söylencelerle beslendiğini
ortaya koyuyor. Birinci görüş Amazonların erkeklerin yanında yardımcı
olarak savaşa giren kadınlardan türediği yolunda.



İkinci görüş Yunan kolonilerine saldıran tamamen tıraşlı
yabancıların kadınlar olarak yorumlanmasıyla ilgilidir. İlk görüşü
ortaya atan Bizans tarihçisi Caesarea ’lı Procopius düşüncesini şöyle
dile getirir: "Sabiri diye çağrılan Hunlar diğer bazı Hun kabileleri
gibi o bölgede (Kafkasya ’da) yaşarlar ve Amazonların aslında burada
ortaya çıktıklarını ve sonradan Thermodon Nehri ’nin üzerinde şu anda
Amisos kentinin bulunduğu Themiserya yakınlarında kamp kurduklarını
söylerler. Fakat bugün Kafkas bölgesi civarında Strabon ve diğerlerince
haklarında çok yazılmış olmasına rağmen Amazonlarla ilgili ne korunmuş
tek bir hatıra ne de onlarla ilişkili bir isim vardır. Erkeklerin
özelliklerini taşıyan bir kadın ırkının asla var olmadığını ve insan
doğasının kabul edilmiş gerçeğinin Kafkas Dağları’nda bir istisna
oluşturmadığını savunan tez daha akla yakın görünüyor. Fakat gerçek bu
bölgelerdeki kavimlerin kadınlarıyla birlikte büyük bir orduyla Asya ’ya
bir akın düzenledikleriThermodon Nehri ’nde kamp kurdukları ve
kadınlarını burada bıraktıklarıdır. Sonra erkekler Asya ’nın büyük bir
kısmını yağmalarken bu toprakların yerli halklarınca kıstırıldılar ve
tek kişi bile kurtulamadan katledildiler. Böylece hiçbiri kadınların
kampına geri dönemedi. Bundan böyle kadınlar çevrede yaşayan halkların
intikamından korktuklarından erzakın da yetersizliğiyle erkeklerin
görevlerini üstlendiler. Erkeklerin kampta bıraktıkları araçlarla
silahlandılar.Tümüyle yok edilene dek de burada erkeksi bir cesaret
göstermek zorunda kaldılar. Olan işte buydu. Amazonların kocalarıyla
birlikte savaşa çıktıklarına benim zamanımda gerçekleşen bir olaya
dayanarak inanıyorum …Hunlar Roma topraklarına sık sık akın eder
savaşırlardı. Geride bıraktıkları ölü Hunların arasında kadın
savaşçıların cesetlerine de rastlanırdı…"



Procopius ’un Kafkasları Amazonların kalesi olarak göstermesi
gelenekle uyum sağlar. Dağlarsık ormanlar ve genel olarak keşfedilmemiş
bölgeler geç klasik dönemde yaşayanlara göre Amazonların yerleşim
yerleridir. 16.yüzyılda yaşamış olan İspanyol kaşifi Francisco de
Orellana Güney Amerika ’da Marnaon Nehri kıyılarında Tapuyas
yerlilerinin saldırısına uğradı. Anlattığına göre yerlilerin saflarında
silahlı kadınlar da vardı. Nehir bundan sonra Amazon olarak anıldı.
Amazonlarla ilgili ikinci bir görüşse onların aslında tıraş olmuş
erkekler olduğu yolundadır. Bu görüşü düşünmeye başlamadan önce
kadınlarla karıştırılan erkeklerin birtakım koşulları taşımaları gerektiği görülüyor:



1) Amazonların yaptığı gibi onlar da Anadolu ’ya birçok küçük
kabilenin bulunduğu dönemde yerleşmiş olmalıdırlar.

2) Güçlerinin zirveye ulaştığı dönem Amazon zaferleriyle üst üste
gelmelidir ve MÖ 15 ila 20.yüzyıllardan sonra olmamalıdır.

3) Akaların MÖ 1100 dolaylarında Attika ’dan Anadolu ’ya göç
etmelerinden önce yok olmuş olmaları gerekmektedir.

4) Yunanlıların sakalsızlığı kadınlıkla özdeşleştirdikleri bir
dönemde sakalsız olmalıdırlar. Böyle bir millet aramak Amazonları
aramaktan çok daha güç gibi görünüyor. Oysa böyle bir halk var:
Hititler.



Hititler o dönemde dünyanın en büyük uygarlıkları arasındaydı.
Hititlerin yükselişi MÖ 1300 ’lerde başladı; Mısırlıları yendikleri MÖ
1296 ’da doruğa ulaştı. Ne var ki bir süre sonra batıdan gelen deniz
halklarının baskısına dayanamayan Hitit devleti çöktü MÖ 1200 ’lerde
başkentleri Hattuşaş yakıldı. Amazonların yok oluşu gibi Hitit
imparatorluğu da hızlı bir biçimde tarih sahnesinden çekildi. Öyle ki MS
19. yüzyıla dek unutuldular. Eğer Hititlerle Amazonlar arasında heyecan
verici bir benzerlik olduğu kabul edilirse sakal bir anda önem kazanır.
Hititler Yunanlıların sakal bırakma adetini izlemediler. Yunanlılar
için sakal savaş alanında yakın dövüşürken ya da herhangi bir sokak
kavgasında sorun çıkarsa da hazine değerindeydi. Sakal düşmana tutup
çekebileceği uygun bir araç sağlıyordu. Bu nedenle MÖ 331 yılında Büyük
İskender Arbela savaşına girmeden önce askerlerine sakallarını
kesmelerini emretmişti. Gerçek ne olursa olsun Yunanlılar Büyük İskender
dönemine dek sakallarını kesmediler. O yıllarda kıllılık erkekliği
kılsızlık da kadınlığı simgeliyordu. Ünlü komedi yazarı Aristophanes oyunlarından birinde
efemineliğiyle ünlü oyun yazarı Euripides’e Agathon ’a cilveli bir eda
ile "Her zaman yanında tıraş bıçağı bulunur.



Onu bir saniyeliğine bana versene" dedirtir. O dönemde tıraş bıçağı
erkeğin değil kadının gerekli bakım eşyalarından biriydi. Yunanlılar
Hititlerle ilk kez MÖ 12. yüzyılda ilişki kurdular. İki uygarlık
Akaların Dorlardan kaçmak üzere Anadolu’nun Ege Denizi kıyılarında
kurdukları kolonilerin bulunduğu topraklarda karşılaştılar. Hititler
sakal uzatmayı Yunanlılardan görüp benimsediler. 12.yüzyılın ortasından
önce yapılan anıtlarda Hititler tıraşlı gösterilir; sonrasında
sakallıdırlar. Yunanlılar için bu dönem öykü anlatıcılarının evlerinden
uzak göçmenleri cesaretlendirip şevklendirmek için masallar
oluşturdukları dönemdir. Masallarda Aka kahramanları tekrar tekrar
anlatılarak yaşatılırdı. Eski çarpışmaların bazılarında Yunanlılar
sakalsız Hitit savaşçılarını küçümseyerek "kadın savaşçılar" olarak
adlandırmış ya da tamamen yanlış anlamaya dayalı Hititleri kadın
zannetmiş olabilirlerdi. Bu tür yanılgıların izlerini Yunan
mitolojisinde görmek mümkün. Sözgelimi o döneme dek at görmeyen
Yunanlılar ata binmiş birini gördüklerinde ikisini tek bir canlı gibi
düşünmüş ve kentaurlar söylencesine neden olmuşlardı. Aynı şekilde
Hititlerin profilden devasa boyutlarda duvarlara resmettikleri tanrı
figürlerini de görmüştü Yunanlılar.



Hititleruydukları saygıdan dolayı tanrı figürlerini insanlara göre
çok büyük çiziyorlardı. Profilden çizildiği için tek gözü görülen tanrı
figürleri Yunanlılar arasında tek gözlü devler olan Kyklop (Tepegöz)
söylencesini doğurmuştu. Amazonlar da böylesi bir yanlış anlamanın
sonucunda ortaya çıkmış olabilirler. Halikarnas Balıkçısı "Böyle bir
yanlış anlama varsa İzmir kentinin Hititlerce kurulduğunu
söyleyebiliriz" der.

Balıkçı ayrıca Artemis tapımının kökeni olan ana tanrıça tapımının
Hititler döneminde yerleşmiş olduğunu söyler. Efes ’teki Artemis
heykellerinin iki yanında bulunan geyiklerin de Hititlerin kader mutlu
alın yazısı simgeleri ya da tanrısı kimlikleriyle “runda” adında kutsal
saydıkları geyik olduğunu da belirtir. Bu görüş akla oldukça yatkın
gelse de minik bir pürüz içeriyor. Bugün Hititler olarak bildiğimiz
kendilerine Nesililer diyen halk Asya’dan Anadolu ’ya geldiğinde
ataerkil yapıdaydı. Dolayısıyla beraberinde bir tanrıça kültürü getirmiş
olamaz. Nesililer denen halk Anadolu’yu ele geçirip birleştirdikten
sonra burada yaşayanların kültürlerini benimsemiş hatta onların adını
almıştı. Hatti Ülkesi denen Anadolu anaerkil yapısını koruyordu. Bundan
yola çıkarak belki de Amazonların çıkış noktasını Hititlerden daha
geride Anadolu’nun Nesililerden önceki halklarında aramak daha doğru
olabilir.


Gerçek ya da söylence kadın savaşçılar ya da kadın sanılan erkekler;
Amazonlar yalnızca Anadolu halkları ve Yunanlılar üzerinde değil tüm
dünya tarihinde bir yer sahibi bugün. Feminist hareketlerde kadının
erkeklerle eşitliğini vurgulamak için Amazon sözcüğü hâlâ kullanılıyor.
Bu cesur kadın savaşçılarla ilgili anlatılanlar bir masalsa romanlardan
televizyon dizilerine dek bütün dünyanın aklına kazınmış bir masal.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
AMAZONLAR (kadın savaş'çılar)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Statü Verimi [Savaşçılar İcindir]
» 5 kadın
» komik kadın
» uğursuz kadın
» Temel İle Rus Kadın

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir :: Genel Bilgiler :: Dünya Kültürleri-
Buraya geçin: