BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Merhaba Ziyaretçi,
Formumuza Hala Kayıt Olmadınmı?
Formumuzdan Faydalanmak İstemezmisin?
Forumda Bilgi Paylaşımı Yapmak İstemezmisin?
Moderatorlermize Ödevlerin Hakkında Soru Sormak İstemesmisin?
Tabiki İstersin O zaman Ne Duruyorsun Hemen Kayıt Ol ve Bilgilermizden Faydalan..

Alman Kültür Tarihi Uyeols10
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Merhaba Ziyaretçi,
Formumuza Hala Kayıt Olmadınmı?
Formumuzdan Faydalanmak İstemezmisin?
Forumda Bilgi Paylaşımı Yapmak İstemezmisin?
Moderatorlermize Ödevlerin Hakkında Soru Sormak İstemesmisin?
Tabiki İstersin O zaman Ne Duruyorsun Hemen Kayıt Ol ve Bilgilermizden Faydalan..

Alman Kültür Tarihi Uyeols10
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir


 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  


 

 Alman Kültür Tarihi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj


avatar


Kayıt tarihi : 01/01/70
Aktiflik :
Alman Kültür Tarihi Left_bar_bleue998 / 999998 / 999Alman Kültür Tarihi Right_bar_bleue

Deneyim :
Alman Kültür Tarihi Left_bar_bleue998 / 999998 / 999Alman Kültür Tarihi Right_bar_bleue

Saygınlık :
Alman Kültür Tarihi Left_bar_bleue998 / 999998 / 999Alman Kültür Tarihi Right_bar_bleue

Seviye :
Alman Kültür Tarihi Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Alman Kültür Tarihi Right_bar_bleue


Alman Kültür Tarihi Empty
MesajKonu: Alman Kültür Tarihi   Alman Kültür Tarihi EmptyPaz Mart 28, 2010 10:48 am

Türkiye'de kullandığımız Alman Kültür Tarihi kavramı Almanca "Deutsche
Kulturgeschichte" kavramından biraz farklıdır. Bu kavram Almanya'da daha
çok "düşünce tarihi" olarak anlaşılırken bizde Almanca eğitim veren
yüksek öğrenim kurumlarında Türk tarihini bilen öğrencilere Alman
edebiyatı ve Alman dili öğretilirken tarih boyutu ön plana çıktığı için
Alman tarihini öğretmenin bir aracı olarak işlev görmüştür ve
görmektedir.
Almanların Kültür Tarihini Avrupa'nın kültür tarihinden ayırmak oldukça
güçtür. Çünkü Avrupa'nın merkezinde bulunan bu ülke, tarih boyunca
İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya ile birlikte Avrupa'nın,
dolayısıyla dünyanın kaderini belirleyen ülkelerden birisi olmuştur.
Ayrıca, herhangi bir Avrupa ülkesini (kültür) tarihi ancak diğer
ülkelerle ilişkisi içinde anlaşılabilir. Bu nedenle burada anlatılanlar Avrupa
Kültür Tarihi olarak da görülebilir.
Aslında Alman Kültür Tarihi bugünkü Almanya'nın siyası sınırları
tarafından belirlenen alandan çok daha büyük bir alanı kapsar. Düşünce
tarihi açısından Almanca konuşulan ülkeler olarak Almanya, Avusturya ve
İsviçre birbirleriyle çok yakın ilişkiler içindedir. Ayrıca, Almancanın
Avrupa'nın diğer ülkelerinde yaşayan birçok azınlık tarafından da
kullanıldığı göz önüne alındığında "Alman Kültür Tarihi" kavramının
neredeyse bütün Avrupa'yı kapsadığı ileri sürülebilir. Bu nedenle bu
maddede kullanılan "Alman" kavramı Almanca konuşulan bütün ülkeleri ve
azınlıkları kapsamaktadır.

Alman Kültürünün Tarihsel Kökenleri

Antik Kültür
Batı kültürünün, dolayasıyla Alman kültürünün de ilk kaynağı Antik
kültürdür. Antik dönem ise Yunanistan ve Roma Dönemlerini kapsar.
Yunanistan düşünsel ve felsefi açıdan belirleyiciyken Roma Dönemi hukuk
ve devlet yönetimi açısında belirleyici olur.

Yunanistan
[/size]Yunan kültürünün ilk
kaynakları Homer'e kadar uzanır (M.Ö. 800). Homer yazdığı Ilyada ve
Odisse adlı destanlarında Antik Yunan kültürünü oluşturur. Homer,
dönemin insanları tarafından da bir öğretmen olarak görülür. Kültürel
gelişmenin bu ilk aşaması aristokrat tavır tarafından belirlenir.
Destanlardan sonraki aşamada trajedi öne çıkar. Aichilos, Sophokles ve
Euripides tarafından yazılan oyunlar
aracılığıyla siyasal ve dinsel dünya düzeni kavranmaya çalışılır.
Avrupa kültürünün temelini oluşturan felsefe işte bu koşullar altında ortaya çıkar. Yunan
filozofların en önemlililerinden birisi de Sokrat'tır ve gerçeğe ulaşmak
için "sorgulama" yöntemini kullanır. Dönemin önemli filozoflarından
Aristoteles (Aristo) ve Platon (Eflatun) da kendi anlayışlarınca
düşünsel dünya düzenini kavramak isterler. Platon'un diyalogları
sayesinde düşünce, özgürlük, ölümsüzlük, akıl, eros, yasa ve siyasal
düzen gibi felsefenin temel kavramları şekillenir. Aristoteles ise
varlık alanlarını gözönüne almak suretiyle felsefeyi sistematik hale
getirir. Yunan felsefesi insan aklının önemini keşfeder ve bilimin insan
için öneminin farkına varır.
Felsefeyle birlikte, hatta
onunla içiçe gelişen bir diğer alan da Sofistlerin retorikPolislerdir.
Polis, bütün kültür, edebiyat, bilim ve siyaset sanatının merkezidir.
Polisler arasında ise Atina özellikle Perikles döneminde öne çıkar.
Atina'nın tarihinde neredeyse bütün siyasal sistemler ortaya çıkar,
hatta günümüz eşit haklara sahip vatandaşlık anlayışının (demokrasi)
temel ilkeleri de orada oluşmuştur.
sanatıdır. Hitabet sanatı olan retorik, kamu yararına olmak üzere
gençlere bilgi ve deneyimlerin aktarılma bir aracı olarak kullanılır.
Eğlencelerde, toplantılarda ya da mahkemelerde yapılan konuşmalarda
demokratik yaşam biçimlerinin izleri görülür. Toplumsal ve kültürel
faaliyetler yeri

Roma
Antik Roma Döneminde
düşünsel alanlardan çok uygulama alanlarında önemli gelişmeler yaşanır.
Romalılar dünyayı kavramaktan çok, geniş kapsamlı bir devlet düzeni
oluşturmayı düşünce sistemlerinin merkezine yerleştirmişlerdir. Bu
nedenle Batı dünyasındaki hukuk ve adalet kavramları zamanla Roma
döneminde oluşmuştur.
Dönemin düşünsel ve kültürel
merkezi, tarihi çok eskilere dayandığı için "Roma aeterna" (ebedi Roma)
diye adlandırılan Roma kentidir. Roma giderek büyüyen bir dünya
imparatorluğunun merkezi olmuştur. Böylece, tarihsel gelişimin
belirleyicisi olarak kavimler ya da kentler ya da ülkelerin ötesinde,
bünyesinde birçok topluluğuimparatorluk düşüncesi ortaya çıkmıştır. barındıran
Romalıların devlet
yönetimindeki becerisi sayesinde ticaret ve ekonomi gelişmiş, düşünsel
alanda yapılan karşılık alışverişler sonucunda Antik uygarlığın geniş
çerçevesi oluşmuştur. Bugün bile Roma kentlerinde Romalıların caddelerin
ve su yollarının ne kadar başarıyla inşa edildiğini görmek mümkündür.
Limanlar ve deniz fenerleri ile deniz ulaşımının güvenliği sağlanmaya
çalışılmıştır. Gümüş ve altının değişim aracı olarak kullanılması pazar
ekonomisinin gelişmesini sağlamıştır.
Böylesine büyük bir
imparatorluğun ayakta kalabilmesi için belirli siyasal ve dinsel
kuralların uygulanması gerekir. Uzunca bir süre Roma vatandaşları kırsal
özellikler tarafından belirlenmiştir. Ama Roma vatandaşları kendilerini
res publika (toplum) içinde özgür bireyler olarak görür ve Antik Kültür
kapsamındaki dünyada içsel ve dışsal barışı (pax Romana) korumayı en
önemli görevi sayar. İşte bu düşünce bütün çalkantılı Roma dönemi
boyunca sabit kalmış ve kültürel gelişmede sürekliliği sağlamıştır.
Roma kültürü Yunan kültürü
üzerinde şekillenir, hatta öyle ki Helenistik dönemde Roma'da Latince
yerine Yunanca konuşulmaya başlanmıştır. Ama daha sonraki dönemlerde
ortaya çıkan Vergil, Cicero, Tacitus gibi büyük şair, yazar ve
tarihçiler Latinceyi sanatsal düzeye yükseltmiştir.<blockquote>Bu nedenle: vatandaş toplumunun en önemli
bağı yasa olduğuna göre, hukuk ise yasalarda eşitlik anlamına geldiğine
göre, vatandaşların koşulları
eşit değise vatandaş toplumu hangi hukukla sağlanabilir? Eğer
vatandaşların varlıkları eşitlenmek istenmiyorsa, vatandaşların
yetenekleri birbirine eşit olamayacağına göre, aynı topluluğa ait
vatandaşların en azından hakları birbirine eşit olmalıdır. Eğer
vatandaşların hukuksal birliği değilse devlet nedir o halde? (Cicero, De
re publica)
</blockquote>Hıristiyanlık
Avrupa kültürünü derinden etkileyen bir din olarak Hıristiyanlık
tarihsel olarak kendisinden önce gelen Musevilik ile birlikte
kavranmalıdır, çünkü Eski Akit'i de içinde barındırır. Avrupalılar
Hıristiyanlık ile Antik kültürden çok farklı bir dünya anlayışıyla
karşılaşır. İnsanın kaderinin tanrının elinde olduğu bilinci... Bütün
tek tanrılı dinler gibi Hıristiyanlık da insanlığın tarihinde tanrının
müdahalesini görür; yani tarih suçlar ve bağışlamalardan ibarettir.
Kutsal kitaplardan oluşan ve Eski Akit'i de kapsayan Yeni Akit
kitapların kitabı, yani İncil olarak adlandırılır. İncil, kutsal
kitaplardan birisi olmasının yanı sıra kültür tarihi açısından dünya
edebiyatının önemli belgelerinden birisi olarak da görülebilir.
Nazaretli İsa'nın hayatı ve yaptıkları Hıristiyanlık için din
anlayışında önemli bir dönüm noktasıdır. Hıristiyanlar İsa için sadece
bir peygamber değildir, hakkındaki bilgiler din hakkındaki bilgilerin
aktarılmasını sağlamıştır. Bu nedenle, İsa hakkındaki bilgiler artıkça
yorumlar da çoğalır ve tanrının oğlundan sosyal devrimciliğe kadar
uzanan farklı yorumlar getirilir.
Hıristiyan tanrı anlayışındaki ödünsüzlük mutlaklık ve evrensellik
düşüncelerini engeller. Hıristiyanlığın dünya anlayışı, dünya üzerindeki
olaylardan insanları sorumlu tutar. Bu nedenle Hıristiyanlık kendi
anlayışına uygun olarak dünyayı biçimlendirmeye çalışır ve mevcut
otoriteye teslim olmadıkları için Hıristiyanlar ilk başlarda Roma
İmparatorluğunda takibe uğramışlardır.
Hangi tabakadan olursa olsun diğer insanlara duyulması gereken sevgi,
topluluk oluşturmada itici güç olmuştur. Antik kültürün aksine acı ve
ölüm düşüncesi, İsa'nın çarmıha gerilmesi ile etkisinin son bulmadığı
göz önüne alınarak kutsanma ve kurtuluş olarak görülür. Bu nedenle ilk
yüzyılda ortaya çıkan ve bugün de kutlanan Hıristiyan bayramları (Noel,
Paskalya, Pantkot) İsa'nın yaşamı ile ilgilidir.

Cermen Kültürü
Cermenler hakkındaki ilk bilgilerimiz bize bir Roma tarihçisi olan
Publius Cornelius Tacitus tarafından verilmiştir. Tacitus yazdığı Germania
adlı eserde Germenlerin yaşayış biçimlerine ve Avrupa'daki nerede
yaşadıklarına dair zengin bilgiler vermektedir.
Bugünkü Almanların dedeleri olan Germenler, bundan 2000 yıl önce Ren
Nehrinin batısında yaşıyordu. Germenler, savaşçı ve barbar bir kavimdi.
Genellikle avcılık ve basit ziraatla geçinirlerdi. O çağda Romalılar
Orta Avrupa'ya düzenli ordular göndererek buraları istila etmek
istiyorlardı. Germenler Romalıların bu istila hareketlerini
durdurabilmek için onlarla bir çok savaşlar yaptılar ve Romalıları
yenerek Orta Avrupa'yı almalarını önlediler. Daha sonra Romalılar
zayıflamaya yüz tutunca, Germen kabileleri sel gibi Roma'ya akmaya
başladılar. Bunun bir sebebi de Hunların Avrupa'ya yayılmaya
başlamalarıdır. Roma İmparatorluğu topraklarını işgal eden Germen
kabileleleri Romalıların geleneklerini, kültürlerini ve hatta dinlerini
benimsediler. Yalnız Ren ile Elbe nehirleri arasına yerleşmiş olan asıl
Germenler kendi dillerini geleneklerini koruyabildiler. Büyük Karl
(Şarlman) zamanında Saksonlar, Büyük Karl'ın 800 yılında papa
tarafından Roma İmparatoru ilan edilmesiyle zorla Hıristiyan yapıldılar.
Cermenler, Kavimler Göçü sonucu İ.S.6.yy.'a kadar Almanya'nın ilk
sakinleri olan Keltlerle, Ortaçağ boyunca da Doğu Almanya'daki Slavlar
ile karışarak Alman halkını oluşturmuşlardır.

Başlangıç Dönemi (1150'ye kadar)

Romalılar Dönemi
Roma’nın sınırlarını belirlemesinden sonra ticaret ve kültür ilişkileri
de en az çatışmalar kadar önem kazandı. Güçlü kalelerle korunmasına
karşın sınır hiçbir zaman ticareti ve insanları engellemedi. İS 50’de
Ren kıyılarındaki kabileler Roma parasını kullanmayı öğrendi.Seramik,
cam ve metal işi gibi lüks Roma malları Germen zenginlerine, kehribar,
deri gibi hammaddelerle pek çok köle de Roma’ya ulaşmaya başladı. Roma
ordularında Germen askerleri yer aldı. Sınır çatışmalarıysa zaman zaman
büyük hareketlere dönüştü. 150’de Germen kabilelerinden Markomanlar
güneye, Orta Tuna boylarına, ilerlediler; hatta 167’de İtalya’ya akın
ettiler. Bu hareket tekil değildi. 150-200 yılları arasında Germen
kabileleri akın akın Orta ve Doğu Avrupa’ya ilerlediler ve 3. yüzyılda
sınır boyunda yıkıma yol açtılar. Galya Tuna bölgesini yağmaladılar,
hatta 251’de İmparator Decius’u öldürdüler. Yaklaşık 280’de Ren ve Tuna
havzalarında yeniden istikrar sağlandı. Roma ordusu ve başını
Frankların, Almanların ve Gotların çektiği bir Germen ittifakı yaklaşık
370’e kadar sınırını korudu. Bu arada Germen dünyası dönüşüme uğruyordu.
Avrupa’daki güç dengeleri açısından bu gelişmelerin en önemli yanı,
daha büyük ve tutarlı Germen siyasal birimlerinin ortaya çıkmasıydı.
Roma’yla savaşlar Germenlere büyük toplulukların yaşama şansının daha
fazla olduğunu öğretmişti. 4. yüzyılda iki güçlü Germen konfederasyonu
vardı: Ren boylarında Almanlar ve Tuna boylarında Gotlar. Bunları ayakta
tutan savaşçı sınıfın kabile üzerindeki denetimi gittikçe artıyordu. 3.
yüzyılda Germenler Romalılardan yeni tarım teknikleri ve çömlekçi
çarkını öğrendiler. Germen edebiyat dillerinin eskisi olan Got dili,
yaklaşık 350’de Ulfilas’ın çalışmalarıyla ortaya çıktı. Roma’nın
desteklediği bir misyoner olan Ulfilas Kitabı Mukaddes’in Got diline
çevirisini yaptı. Hunların batıya doğru hareketinin yol açtığı Kavimler
Göçü Germen kabilelerini dalgalar halinde Roma imparatorluğuna itti. İlk
kez 376’da İmparator Valens, isteksizce de olsa Vizigotlara sığınma
hakkı tanıdı, ama çok geçmeden aralarında çatışma çıktı. 378’de
Vizigotlar Adrianopolis’te (Edirne) kesin bir zafer kazanarak Valens’i
öldürdülerse de izleyen dört yıl içinde Roma’ya boyun eğmek zorunda
kaldılar. Hunlar batıya ilerledikçe Roma sınırları Germenlerin ve başka
halkların artan baskısı altında kaldı; 386, 395, 405 ve 406 yıllarında
büyük akınlar yaşandı. Germen halklarından Vandallar ve Suevler İspanya
ve Kuzey Afrika’da güçlendiler. Karışıklıktan yararlanan Vizigotlar
ayaklandılar; İtalya’ya yürüyerek daha iyi koşullarda anlaşma istediler ve istekleri yerine
getirilmeyince 24 Ağustos 410’da Roma’yı yağmaladılar. Roma
İmparatorluğu’nun hala Avrupa’da önemli bir güç olması Hunlardan kaçan
Germenleri barış istemeye yöneltti; 418’de Vizigotlar bile Galya’ya
yerleştirilmeyi kabul etti. Bu dönemde Germen kabilelerinde bir ‘ulus’
bilinci yoktu; dolayısıyla da birbirlerine karşı
kullanılabiliniyorlardı.Yaklaşık 450’ye kadar Hun korkusu Roma’nın hiç
değilse Vizigotları, Frankları ve bu 439’da Galya’ya yerleştirilen
Burgonları kendi savunması için seferber etmesine olanak verdi. 435’te
Attila’nın ölmesinden ve Hun imparatorluğu’nun parçalanmasından sonra
ise Roma bu diplomatik silahını yitirdi. Ayrıca toprak kayıplarıyla
gelirleri azaldı. Koşulların
yardım ettiği Germenler zamanla Roma’dan bağımsızlaştı. 470’lerde
Galya’nın güneybatısında Vizigot, güneydoğusunda Burgonya krallıkları
kuruldu. Kuzey’de Clovis Frank Krallığı ‘nı kurdu, Kuzey Afrika
Vandalların, İspanya’nın bir bölümü Suevlerin denetimindeydi. 489-493
arasında Ostrogotlar İtalya’yı fethetti. Tuna boylarına Gepid ve Lombard
krallıkları egemen oldu. Böylece Batı Roma İmparatorluğu ortadan
kalktı. Roma ve Hun imparatorlukları karşısında Germen siyasal birimleri
daha da büyümüştü. Ayrıca Roma İmparatorluğu güçsüzleştikçe eyalet
halkları çoğu kez oralara yeni yerleşen Germenlerin korumasına sığınmış,
bu arada Germenler de egemen oldukları Romalı nüfusun etkisinde kalmaya
başlamıştı. Romalıların eğitim düzeyi Germen krallarının düzenli vergi
toplamasına ve yasal iktidarlarını genişletmesine olanak verdi. Böylece
Batı Roma İmparatorluğu’nun yerini alan Germen askeri gücüyle Roma
eyaletlerindeki soylu sınıfın yönetim bilgilerinin birleştiği siyasal
birimler oldu. Germen askeri sınıfıyla Romalı eyalet seçkinleri
arasındaki evlilikler de dönüşüm sürecini tamamlayarak ortaçağ
Avrupa’sını biçimlendirecek yeni bit aristokrasinin doğmasını sağladı.

Karolinler İmparatorluğu
476’ da Batı Roma İmparatorluğu yıkıldığında Ren’in batısındaki Germen
toplulukları arasında siyasal bir birlik yoktu. Ama bu Germen kabileleri
ortak bir dilin lehçelerini konuşuyor,aynı siyasal ve toplumsal
geleneği paylaşıyorlardı. Yüzyıllarca Roma dünyasıyla ilişki içinde
yaşamaları geleneklerini etkilemişti. İmparatorluğa bağlı kabilelerde
güçlü askeri yapılı, başında kral ya da dük denen bir komutanın yer
aldığı toplumsal örgütlenme ortaya çkmış,bu yapı imparatorluk
sınırlarının dışındaki Germen kabileleri arasında da yaygınlaşmıştı.
Benzer biçimde İtalya’daki Ostrogot kralları da Alpler’in kuzeyinde
kalan Germen topraklarının büyük bölümünü etkileri altına almıştı.
Romalılaşmış Galya ve Batı Almanya’da yerleşmiş bulunan Franklar
Ostrogotların liderliğini tanımayarak krallıklarını doğuya doğru
genişletmeye başladılar. Clovis’in Otodoks Hıristiyanlığı benimsemesi
hem doğudaki hem de güneydeki Vizigotlara açıkça meydan okuyan bir
tutumu yansıtıyordu. Clovis ve ardılları, özellikle de I.Theodebert daha
sonra Almanya’yı oluşturacak toprakların büyük bölümü üzerinde Frank
denetimini kurmayı başardı; Orta Almanya’daki Thüringlilerle güneydeki
Alman ve Bavyeralılar gibi çeşitli topluluklara üstünlük sağladı.Bu
toplulukları yöneten yerel dükler Frank kralını temsil ediyor, ama
merkezi iktidarın iç savaş ve çekişmelerle zayıfladığı dönemlerde büyük
ölçüde özerk davranabiliyorlardı. Örneğin İtalya’daki Lombard kraliyet
ailesiyle yakın akraba olan Bavyeralı yöneticiler 8. yüzyıla
gelindiğinde krallar kadar başına buyruktu. Kuzey’de Frizler ve
Saksonlar 8. yüzyılın başlarına kadar Frank denetiminin dışında
kaldılar; siyasal ve toplumsal yapılarını korudukları gibi, genellikle
Hıristiyanlığı da benimsediler. Frank bölgesinde ise Hıristiyanlık
İrlandalı misyonerlerin, Alpler’de yerli Raetialıların ve manastır
kuruluşlarını destekleyen Frank soylularının etkisiyle yaygınlaştı.

Frank-Cermen İmparatorluğu ve Büyük Karl (Şarlman)
Şarlman (Karl I.Grosse) Frank ve Lombard kralıdır. Kutsal Roma Germen
İmparatorluğunun kurucusu olarak kabul edilir. Şarlman'ın babası
Frankların kralıydı. Öldüğünde krallığın topraklarını iki oğlu arasında
paylaştırdı. Şarlman kardeşinin ölümüyle krallığın tek hakimi oldu.
Ayrıca Lombardiya ve Saksonya'yı da kattı. Batıda Endülüslerle doğuda
ise Avar ve Macarlar'la çarpışarak ülkesinin sınırlarını genişletmiştir.
Şarlman 800 yılının noel günü Papa III. Leon tarafından Roma İmparatoru
ilan edilmiştir. Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, 843 yılında Verdun
Anlaşması ile Almanya, İtalya ve Burgonya'da kurulan ve 1806 yılında
Napolyon Savaşları ile yıkılan Orta Avrupa'da 963 yıl hüküm sürmüş olan
bir imparatorluktur. Bu imparatorluk en geniş sınırlarına ulaştığında
Almanya, İsviçre, Liechtenstein, Lüxemburg, Çek Cumhuriyeti, Slovenya,
Avusturya, Hırvatistan, Belçika, Hollanda'nın tamamını ve Polonya,
Fransa ile İtalya'nın bir kısmını kapsıyordu. İmparatorluk çöküş
dönemine girdiğinde Voltaire "Kutsal Roma İmparatorluğu artık ne
kutsaldır, ne Romalıdır ne de imparatorluktur." demiştir. Kutsal Roma
Germen İmparatorluğu'nun yöneticilerinin hepsi Almandı. Bütün Kutsal
Roma İmparatorları katolikti. Ama soylu aileler ve üst seviyelerdeki
devlet görevlilerinin çoğu Almanca konuşmayan ırklara mensuptu. Ülkede
sadece Almanca] değil Slav dilleri, Fransızca, Flemenkçe ve İtalyanca da
konuşuluyordu. Büyük sayılarda dini azınlık gruplar bulunmaktaydı.
Bunlar; Yahudiler ve Ortodokslardı. Ayrıca imparatorluk Protestanlığın
ortaya çıktığı ülkedir. Büyük Otto'nun 2 Şubat 962'de taç giymesinden
sonra, bu imparatorluk Batı Roma İmparatorluğu'nun mirasını resmen
devralmış oluyordu; "Romanorum İmperium" terimi ancak Konrad II
döneminde kullanılmaya başlandı. Friedrich I, imparatorluk unvanının
Sancta Ecclesia karşısındaki kutsal niteliğini vurgulamak amacıyla
"Sacrum İmperium" kavramını getirdiyse de (Besançon diyeti,1157), bu
terim krallık belgelerine ancak 1254'te girdi. Nihayet, "Nationis
Germanicae" nitelemesi, Almanların imparatorluk üzerindeki ulusal
haklarını belirtmek için 15. yüzyılda kondu, ama tam anlamıyla 17.
yüzyılda yaygınlık kazandı.

Kronolojik olarak:




•I. Alman İmparatorluğunun Kuruluşu

•Orta Çağda Almanya (1150-1450)

•Yeni Çağa Geçiş (1450-1648)

•Mutlakiyet ve Barok Dönemi
(1648-1770)

•Aydınlanma, Devrimler ve Alman
Milliyetçiliğinin Doğuşu (1770-1850)

•Ulusal Alman Devletinin Oluşması
(1850-1871)

•II. Alman İmparatorluğu
(1871-1918)

•1. Dünya Savaşı (1914-1918)

•Weimar Cumhuriyeti (1918-1933)

•III. Alman İmparatorluğu ve
Faşizm (1933-1945)

•2. Dünya Savaşı (1939-1945)

•Savaş Sonrası (1945-1989)

•Almanya Federal Cumhuriyeti

•Demokratik Alman Cumhuriyeti

•Yeniden Birleşme (1990)

•Bugünkü Almanya (1990'dan beri)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alman Kültür Tarihi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kültür Emperyalizmi
» İngiliz alman fransız
» "Alman oyuncuların yaptığı saygısızlık"
» Kültür Fizik
» Türkiye'nin Kültür Merkezleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir :: Genel Bilgiler :: Dünya Kültürleri-
Buraya geçin: