BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Merhaba Ziyaretçi,
Formumuza Hala Kayıt Olmadınmı?
Formumuzdan Faydalanmak İstemezmisin?
Forumda Bilgi Paylaşımı Yapmak İstemezmisin?
Moderatorlermize Ödevlerin Hakkında Soru Sormak İstemesmisin?
Tabiki İstersin O zaman Ne Duruyorsun Hemen Kayıt Ol ve Bilgilermizden Faydalan..

Bediüzzaman Said Nursî Uyeols10
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Merhaba Ziyaretçi,
Formumuza Hala Kayıt Olmadınmı?
Formumuzdan Faydalanmak İstemezmisin?
Forumda Bilgi Paylaşımı Yapmak İstemezmisin?
Moderatorlermize Ödevlerin Hakkında Soru Sormak İstemesmisin?
Tabiki İstersin O zaman Ne Duruyorsun Hemen Kayıt Ol ve Bilgilermizden Faydalan..

Bediüzzaman Said Nursî Uyeols10
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir


 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  


 

 Bediüzzaman Said Nursî

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ßeчazKiη
Süper Moderatör

Süper Moderatör
ßeчazKiη


Mesaj Sayısı : 869
Cinsiyet : Erkek
Nerden : Silivri
Kayıt tarihi : 27/06/10
Aktiflik :
Bediüzzaman Said Nursî Left_bar_bleue999 / 999999 / 999Bediüzzaman Said Nursî Right_bar_bleue

Deneyim :
Bediüzzaman Said Nursî Left_bar_bleue999 / 999999 / 999Bediüzzaman Said Nursî Right_bar_bleue

Saygınlık :
Bediüzzaman Said Nursî Left_bar_bleue999 / 999999 / 999Bediüzzaman Said Nursî Right_bar_bleue

Seviye :
Bediüzzaman Said Nursî Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bediüzzaman Said Nursî Right_bar_bleue


Bediüzzaman Said Nursî Empty
MesajKonu: Bediüzzaman Said Nursî   Bediüzzaman Said Nursî EmptyPerş. Tem. 08, 2010 7:30 pm

Bediüzzaman Said Nursî Saidnursi1


Son devirde yetişen âlim ve
velîlerden. Milâdî 1876 (H.1293) da Bitlis’in Hizan kazasına bağlı
İsparit nahiyesinin Nurs köyünde dünyâya gelmiştir. Babasının adı Mirzâ,
anasının adı Nûriye’dir.


Çocukluk yıllarını, dokuz yaşına
kadar, anne ve babasının yanında geçiren Said Nursî, keskin zekâsı,
hârikulâde hâfızası ve üstün kâbiliyetleriyle çok küçük yaşlardan
itibaren dikkatleri üzerinde toplamıştır. Normal şartlarda yıllarca
süren klasik medrese eğitimini kısa bir zamanda tamamlamıştır. Gençlik
yıllarını alabildiğine hareketli tahsil hayatı ile değerlendirmiş;
ilimdeki üstünlüğünü, devrinin ulemâsıyla çeşitli zeminlerde yaptığı
münâzaralarda fiilen ispatlamıştır.



Said Nursî 15-16 yaşına kadar Doğu
vilâyetlerindeki muhtelif yerlerde resmî ve ilmî şahsiyetlerle beraber
olmuş, onlarla birçok meselede, bilhassa dînî meselelerde mütâlâalarda
ve münâzaralarda bulunmuş, birçok kaynak eseri tetkik ile dînî
ilimlerdeki eğitimini tamamlamıştır. Bu yaşlardayken, geldiği Van’da on
beş sene gibi bir müddetle halkın eğitimine ehemmiyet vermiş, bu
maksatla halk arasında seyahatlerde bulunmuştur. Ancak, bu asırda, eski
tarzdaki kelâm ilmi ile İslâm dînine yapılan hücûmları bertaraf etmenin
yeterli olmadığını gören Said Nursî, çeşitli fenlerin de tahsilini
lüzumlu görmüştür. Bu maksatla incelemeye başladığı fizik, kimya,
astronomi, felsefe, matematik, târih ve coğrafya gibi birçok ilmin
esaslarını çok kısa bir zamanda elde etmiştir. Böylece dinde ve fen
ilimlerinde yaptığı bütün münâzaralarda devrinin o bölgedeki âlimlerini
hayrette bırakan genç Said, “çağın eşsiz güzelliği” mânâsına gelen
Bediüzzaman lâkabı ile anılmaya başlanmıştır.


Bediüzzaman Said Nursî sadece ilim
tahsili ile değil, aynı zamanda dünyâ ve bilhassa İslâm âlemiyle alâkalı
gelişmeleri de yakından takib ederek, içinde bulunduğu toplumun ve
bütün İslâm âleminin en önemli meselesinin eğitim olduğu kanaatine
varmış; bunun için şarkta din ve fen ilimlerinin birlikte okutulacağı
bir üniversite kurulması için yardım istemek maksadıyla 1907’de
İstanbul’a gelmiştir.


1909 yılının sonlarına kadar
İstanbul’da kalan Bediüzzaman Said Nursî burada yaptığı münâzara ve
konuşmalarda da kısa sürede ilim çevrelerine kendisini kabul
ettirmiştir. Meşrûtiyetin îlânı esnâsında İstanbul’da büyük hizmetlerde
bulunan Bediüzzaman, meşrûtiyete İslâmiyet adına sahip çıkmış;
meydanlarda verdiği nutuklar, cemiyet faaliyetleri ve gazetelerde
neşrettiği yazılarıyla halkın hürriyet ve meşrûtiyeti doğru olarak
anlamasına gayret göstermiştir. Selânik Hürriyet Meydanında nutuk
vermesi, şark vilâyetlerine çektiği telgraflar vasıtasıyla hürriyet ve
meşrûtiyeti anlatması, İstanbul’daki 20.000’e yakın hamallık ve işçilik
yapan şarklı hemşehrilerinin ayaklanmalarını güzel bir konuşma ile
yatıştırması, 31 Mart Olayında askerlerin isyanını bastırmak için
konuşmalar yapması bunlardan birkaçıdır. Bu çalışmalarıyla birlikte,
meşrûtiyet ve hürriyeti “meşrûtiyet-i meşruâ” ve “hürriyet-i şer’iye”
mânâsı ile yerleştirmeye gayret gösteren Said Nursî, ittihâd-ı İslâm
düşüncesinin yayılması için çalışmıştır.



1909’da patlak veren 31 Mart
Olayında yatıştırıcı rol oynamasına rağmen, haksız ithamlarla
Sıkıyönetim Mahkemesine [o zamanki adıyla Dîvân-ı Harb] çıkarılmış,
ancak berâet etmiştir. Bundan sonra, İstanbul’da daha fazla kalmamış ve
1910 yılı başında tekrar Van’a dönmüştür. Oradan da Mart 1911’de Şam’a
giderek, İslâm ittihadı fikrini bütün Müslümanlara yerleştirmek için
gayret göstermiştir. Şam’daki Emeviye Camiinde birçok İslâm âliminin de
bulunduğu binlerce kişiye hitab ederek bu görüşlerini anlatmış; bu
maksada büyük hizmet edecek eğitimin verileceği, âlem-i İslâmın merkezi
durumundaki şark vilâyetlerinde kurulmasını istediği üniversite için
yardım istemek üzere tekrar aynı günlerde İstanbul’a dönmüştür.



Bediüzzaman Said Nursî Saidnursi2

O zamanlar Kosova’da büyük bir İslâm
Dârülfünunu kurulmasına çalışılıyordu. Bu maksatla Rumeliyi gezen
Sultan Reşad’la birlikte Bediüzzaman da gider. Ancak kısa bir zaman
sonra Balkan Harbi patlak verince teşebbüs yarım kalır. Bu defa oraya
ayrılan 19.000 altın liralık tahsisatı Bediüzzaman ister. Bu isteği
kabul edilen Bediüzzaman, tahsisatı da alarak 1912’nin sonlarına doğru
tekrar Van’a döner.


Van’a dönen Bediüzzaman, Van Gölü
kenarındaki Edremit’te üniversitenin temelini atmışsa da, patlak veren
Birinci Dünya Harbi sebebiyle yarım kalmıştır. Talebeleriyle birlikte
gönüllü milis alayı teşkil ederek cepheye koşan Said Nursî, vatan
müdâfaasında çok büyük hizmetler görmüştür. Savaşta birçok talebesi
şehid olmuş; kendisi de Bitlis müdâfaası sırasında yaralanarak Ruslara
esir düşmüştür. Yaklaşık üç yıl Rusya’da esâret hayatı yaşadıktan sonra
fevkalâde hayret verici şekilde firar ederek, Petersburg, Varşova,
Viyana ve Sofya yoluyla Haziran 1918’de tekrar İstanbul’a dönmüştür.



İstanbul’a üçüncü gelişinde ilim
çevrelerince büyük bir teveccühle karşılanan Bediüzzaman, dört yıl kadar
burada kalmıştır. Gelir gelmez Mehmed Âkif, İzmirli İsmail Hakkı,
Elmalılı Hamdi Yazır gibi devrin meşhûr şahsiyetlerinden müteşekkil bir
İslâm akademisi mahiyetindeki “Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye” üyeliğine
tâyin edilir. Bir taraftan Anadolu’daki Kuvâ-i Milliye hareketini
desteklerken, diğer taraftan İstanbul’u işgal eden kuvvetlere karşı da
cesaretle mücâdele eder. Çanakkale Harbi devam ettiği esnâda neşrettiği Hutuvât-ı
Sitte
adlı eseriyle büyük hizmetler yapmış; işgalci kuvvetlerin
plânlarını bozmuştur. İstanbul’un işgal edilmesinden sonra İngilizler
tarafından ölüm emri çıkarılmasına rağmen, o cesaretle çalışmalarına
devam etmiştir. Bu faaliyetleri Anadolu’da kurulan Millet Meclisi
tarafından takdirle karşılandığı için Mustafa Kemâl tarafından ısrarla
Ankara’ya dâvet edilmiştir. Birçok defâ Ankara'dan yapılan bu dâvetlere,
“Ben tehlikeli yerde mücâhede etmek istiyorum; siper arkasında mücâhede
etmek hoşuma gitmiyor. Anadolu’dan ziyade burayı daha tehlikeli
görüyorum” diyerek icâbet etmemiş; araya çok yakın dostlarının da
girmesiyle ve vazifesini önemli derecede yerine getirdiği inancına sahip
olduktan sonra Ankara’ya gitmeyi kabul etmiştir.




Bediüzzaman Said Nursî Saidnursi3


1922 sonlarında
Ankara’ya gelen Bediüzzaman'ı, Meclis, resmî bir hoşâmedî merâsimiyle
karşılamıştır. Ankara’da kaldığı günlerde, yeni kurulan devlete hâkim
olan kadronun dîne bakış tarzının menfî olduğunu görünce, on maddelik
bir beyannâme neşrederek Meclis üyelerine dağıtmıştır. Bu beyannâmede,
tamamına yakını Müslüman olan bu memleket insanının, kendileri
yaşamasalar bile, başındaki idarecilerin en azından dindar ve inançlara
saygılı olmalarını istediğini ve bu bakımdan, dikkatli olunması
gerektiğini söyler. Bilhassa yapılması düşünülen inkılâplar üzerinde
durarak, bunların muhakkak İslâmiyete uygun olmasına dikkat etmek
gerektiğini belirtir. “Âlem-i İslâm içinde mühim ve inkılâpvârî bir iş
görmek, İslâmiyetin kâidelerine bağlılık ile olabilir, başka olamaz, hem
olmamış; olmuş ise de, çabuk ölüp, sönmüş” diyerek ilgilileri
uyarmıştır. Beyannâmenin sonunda, memleket idâresi açısından çok daha
önemli bir noktaya temas ederek, dîne gösterilen lâkaydlıktan her şeyden
evvel tesis edilmek istenen cumhuriyet, yani meşrû meşrûtiyet, meşveret
ve hürriyet mânâlarının zarar göreceğini ifade etmiştir. Eğer bu Meclis
İslâm şartlarına bizzat kendisi de uyarak insanların uymasına
çalışmakla hilâfet mânâsını vekâleten yerine getirmezse, ortaya konan
cumhuriyetin asıl mânâsından ziyâde isim ve gösterişten ibâret bir rejim
haline geleceğini söyler. Son olarak da, “Harice karşı kazandığınız
iyiliği, dahildeki fenalıkla bozmayınız. Bilirsiniz ki, ebedî
düşmanlarınız ve zıtlarınız ve hasımlarınız, İslâmın şeâirini tahrib
ediyorlar. Öyle ise zaruri vazifeniz, şeairi ihyâ ve muhafaza etmektir.
Yoksa şuursuz olarak, şuurlu düşmana yardımdır” ikâzını yapar.



Ankara’da iken de, başlıca maksadı
olan Şark Üniversitesinin tesisi için uğraşmaktan geri durmayan
Bediüzzaman, 163 mebusun imzası ile yüz elli bin banknotluk yardım
kararı çıkartmaya muvaffak olur. Beyannamenin akabinde Mustafa Kemal’le
birkaç görüşmesi olmuş; kendisine şark umumi vaizliği, milletvekilliği
ve Diyânet âzâlığı teklif edilmiş; ancak Bediüzzaman bu teklifleri kabul
etmeyerek, 1923 yılı ortalarına doğru Van’a dönmüştür.




Kısa bir zaman sonra şark
vilayetlerindeki isyan ve ihtilâl hareketlerinin başlaması, Bediüzzaman
için de uzun ve sıkıntılı bir hayatın başlangıcı olmuştur. Said Nursî,
Van kalesindeki mağarada uzlete çekildiği esnâda Şeyh Said’in
kendisinden destek istemesi üzerine, asırlardan beri İslâmiyete hizmet
etmiş olan bu milletin torunlarına kılınç çekilmeyeceği cevabını vererek
bu isteği reddetmiştir. Ne yazık ki, Şeyh Said İsyanıyla hiçbir ilgisi
olmadığı halde, Bediüzzaman isyan sonrasında ikâmet ettiği
uzlethânesinden alınarak Burdur’a, oradan da 1925-1926 yıllarında
Isparta’nın Barla nâhiyesine götürülmüştür. Burada “mânevî cihad”
hizmetini başlatmış ve telif ettiği eserlerde iman esaslarını terennüm
etmiştir. Bu eserler, îmânını tehlikede hisseden halkın büyük teveccüh
ve rağbetine mazhar olmuş; elden ele dolaşarak hızla yayılmıştır.


Doğru dürüst yolu bile bulunmayan
küçücük bir kasaba olan Barla’da başlattığı hizmetin halka mal olması,
devrin idârecilerini rahatsız ettiğinden 1935’te Eskişehir, 1943’te
Denizli, 1947’de Afyon, 1952’de de İstanbul mahkemelerine çıkarılmıştır.
Ayrıca muhtelif sürelerle Kastamonu, Emirdağ ve Isparta’da, sıkı
tarassud ve takib altında mecburî ikâmete tâbi tutulmuştur.



Ömrünün son günlerine kadar keyfî
muâmele ve eziyetlerden kurtulamayan Bediüzzaman Said Nursî, buna
rağmen, îman hizmetini büyük bir kararlılıkla devam ettirmiş; o zor
şartlar altında telif ettiği 6000 küsur sayfalık Risâle-i Nur külliyatını
tamamlamaya ve yaymaya muvaffak olmuştur. Gençlerin anlayışına uygun ve
ikna edici bir üslupla meseleleri izah ve ispat eden ve vehbî olarak,
içinden geldiği gibi ilhâmen kaleme alınan bu eserler, onun çileli
hayatının en güzel meyvesidir.



Cumhuriyetin îlânıyla birlikte
başlayan işkenceli, sıkıntılı ve çileli bir hayattan sonra 1960’ın
baharında Urfa’ya dönen Bediüzzaman Said Nursî, 23 Mart 1960 (H.1379)ta
Hakkın rahmetine kavuşmuştur.



Kaynaklar :
1) Dîvan-ı Harb-i Örfî
2) Hutbe-i Şâmiye
3) Hutuvât-ı Sitte
4) Mesnevî-i Nûriye
5) Münâzarât
6) Sünuhât
7) Tarihçe-i Hayat
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bediüzzaman Said Nursî
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir :: İslam ve İnsan Bölümleri :: Peygamberlerin, Evliyaların, Sahabelerin hayatları-
Buraya geçin: