BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Merhaba Ziyaretçi,
Formumuza Hala Kayıt Olmadınmı?
Formumuzdan Faydalanmak İstemezmisin?
Forumda Bilgi Paylaşımı Yapmak İstemezmisin?
Moderatorlermize Ödevlerin Hakkında Soru Sormak İstemesmisin?
Tabiki İstersin O zaman Ne Duruyorsun Hemen Kayıt Ol ve Bilgilermizden Faydalan..

Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Uyeols10
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Merhaba Ziyaretçi,
Formumuza Hala Kayıt Olmadınmı?
Formumuzdan Faydalanmak İstemezmisin?
Forumda Bilgi Paylaşımı Yapmak İstemezmisin?
Moderatorlermize Ödevlerin Hakkında Soru Sormak İstemesmisin?
Tabiki İstersin O zaman Ne Duruyorsun Hemen Kayıt Ol ve Bilgilermizden Faydalan..

Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Uyeols10
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir


 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  


 

 Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj


avatar


Kayıt tarihi : 01/01/70
Aktiflik :
Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Left_bar_bleue998 / 999998 / 999Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Right_bar_bleue

Deneyim :
Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Left_bar_bleue998 / 999998 / 999Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Right_bar_bleue

Saygınlık :
Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Left_bar_bleue998 / 999998 / 999Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Right_bar_bleue

Seviye :
Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Right_bar_bleue


Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  Empty
MesajKonu: Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ    Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ  EmptySalı Haz. 29, 2010 8:47 am

Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ

İslam'ın kendine özgü şiârları vardır. Bu şiârlar, bir merkez noktada, Allah'ın birliği prensibi etrafında şekillenir; her biri bir bütünün parçasını oluşturur. Biri diğerinden ayrı değildir asla; bir mozaik gibi ahenkli ve revnaklı, hiçbir inanç sisteminde olmadığı kadar sade ve yalındırlar. İç dünyasında fıtratından iz taşıyan her insanı derinden sarsacak etki ve çekim gücüne sahiptirler.

Namaz, İslam'ın bir şiârıdır. Hem de en büyük şiârıdır. Namaz serapa Allah'ın birliği inancının simgesidir. Namazın eda edildiği cami, bir başka alâmetidir İslam'ın. Bütün sadelikleri ve zarafetleriyle camiler, bir ülkenin İslam yurdu olduğunun en açık göstergeleridir. Camiler, yeryüzünün semaya doğru açılmış dua ve yakarış sembolleridir. Minare bir başka şiârdır. Necip Fazıl'ın deyişiyle, göğe doğru uzanan şehadet parmağıdır minare. Her zaman Allah'ın birliğini temsil eden, durmaksızın O'nun ulviliğine işaret eden..

Bu alâmetlerin tamamlayıcısı bir şiâr daha vardır ki o, İslam inancının dışa vuran yankısıdır. Onsuz camiler garip, onsuz minareler muzdariptir. Namazlara, camilere ve minarelere hayat veren bir bengisudur. İlâhi bir kurtuluş çağrısı, ötelerden gelen lâhûti bir sadadır. Dahası İslam'ın insanlığa sunduğu evrensel bir armağanıdır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a) ve Güzide Ashabı sırtlarında taş taşımışlar, sevinç ve mutlulukla İslam'ın ilk camisini inşa etmişlerdi. Orada, Allah Resulü'nün (s.a) nurdan halkasında toplanacaklar, dinlerini öğrenecekler, yeni İslam toplumunun işlerini görüşecekler ve hep birlikte Allah'a ibadet edeceklerdi. Ancak ibadet vakitlerini insanlara duyuracak bir işarete, alamete ihtiyaç vardı. Her Müslüman'ın vakitleri tespit edip camiye gelebilmesi çok zordu. Farklı görüşler atıldı ortaya. Sonra Ensardan Abdullah İbn Zeyd'in rüyası, Hazret-i Ömer'in muvafakati, Peygamber Efendimizin tasvibi ve büyük sahabi Hazret-i Bilal'ın icrasıyla İslam'ın bir şiârı daha çıkmıştır ortaya: Ezan.

Hazret-i Bilal'ın okuduğu ezan, Müslümanları namaza çağırmanın bir vasıtasıydı öncelikle. Ne var ki anlamı, çağrışımları ondan ibaret değildi sadece. Lafızları ve anlamlarıyla çok derin bir ruh cephesine işaret ediyordu.

Allahü Ekber, Allahü Ekber sadasıyla başlayan bu kutlu çağrı, bir inanç, bir yaşayış ve düşünüş sisteminin anlamlı bir bestede söyleniverişidir. Bir mütefekkirimizin benzetişiyle; İslam yahut namaz bir kitapsa eğer, ezan, bu kitabın önsözü, girişidir. Yani İslam'la insanlığa verilmek istenen iman, hayat ve fikir bütününün sunumu, özü, özetidir ezan.

Allah yüceler yücesidir; kainattaki bütün sistemi çekip çeviren O'dur. Allah ulvidir; insan bütün varlığını O'na borçludur. Allah en büyüktür; hayatımızdaki yegane belirleyici O'dur. Allah azametlidir; dönüp varılacak, huzurunda hesap verilecek tek sığınak O'dur. Yani dört kez tekrar edilen Allahü Ekber nidalarıyla gönüllerimiz, bütün sahte put ve fetişlerden arındırılmak istenmiştir.

Şâirimizin: "Bu ezanlar ki, şehadetleri dinin temeli" dediği gibi, tekbirlerden sonra şehadetler gelmektedir. Dinin temeli, iman kapısından girişin ilk adımları olan şehadetler, ezanla birlikte, günde beş kez müminin ağzından tekrar edilmektedir.

Ben şehadet ederim ki.. Ben bütün kalbimle, bütün varlığımla tasdik ederim ki.. Sanki görür gibi.. Huzurunda bulunmuş gibi.. Ruhlar aleminde söz verdiğim gibi.. Ahd-i misakımı hatırlar gibi.. Allah'tan başka ilah yoktur. O vardır, O'ndan özge ibadet etmeye, önünde eğilmeye, bel bağlamaya değer hiçbir varlık yoktur.

Yine ben şehadet ederim ki.. Bütün varlığımla inanır ve ikrar ederim ki.. O'nu gören ilk sahabilerin neşe ve heyecanıyla.. O'na biat edenlerin iman tazeliği ve adanmışlığıyla.. O'nun izinde yaşamanın sevinciyle.. Muhammed, Allah'ın Resûlü'dür.

Sonra tekrar ötelerden gelen çağrı başlar. Haydi namaza! Allah'ı cân u gönülden anmaya.. O'nun huzurunda boyun eğmeye.. Kalbi O'na raptetmeye.. O'na verdiğiniz müminlik sözünü tazelemeye.. O'nun manevi ikliminde arınmaya, yeniden doğmaya..

Haydi namaza! Mümin kardeşlerle omuz omuza saf durmaya.. Aynı Allah'a iman etmenin şuurunu duymaya.. Aynı Peygamberin izinden gitmenin mesûliyetini taşımaya.. Varsa sıkıntılar, dertler, kederler ya da sevinçler paylaşmaya.. Varsa Müslümanların kanayan bir yarası sarmaya; acılarına ortak olmaya.. Haydi Müslümanlarla tanış olmaya!

Haydi kurtuluşa! İslam bir kurtuluş yolu.. Ortaya koyduğu dünyevi prensipler, emirler ve yasaklar hepsi daha güzel bir dünya için.. Fert, aile ve toplum için ortaya koyduğu ilkeler insanın dünyadaki mutluluğu için.. Haydi esenlik dini İslam'ın evrensel prensiplerine! Haydi İslam'ın öngördüğü şefkat ve merhamet iklimine! Haydi İslam'ı gerçek manada tanımaya, yaşamaya!

Haydi kurtuluşa! İhtiyar dünya bir gün ömrünü tüketecek.. Ve her biriniz yeni bir hayata açacaksınız gözlerinizi.. Her insan dünyada ne yapıp ettiğini bir bir görecek.. O gün rezil olmamak için.. O gün mükafatlara ermek için.. O gün cennete kavuşmak için.. Yüce Rabbin hoşnutluğunu kazanmak için.. Haydi kurtuluşa!

Allahü Ekber, Allahü Ekber.. Allah hoşnutluğu istenmeye layık en yüce varlık.. Size bütün bu lütufları bağışlayan en azim hâlık! Lâ ilâhe İllellâh. O'ndan başka ilah yok!

Ezan günde beş defa okunur ve Müslümanlara bu hakikatleri hatırlatır durur. Şairin deyişiyle daha güneş doğmadan, bütün varlık uyurken, rûhani bir ses dalga dalga ufku kaplar birden.. Öyle bir ses ki dağların kalbi bile titrer onunla. Mümin yürekler için de gaflet vakti bitmiştir o an.. Şimdi kalkmalı bu çağrıya icabet etmelidir. Allah ile olan günün ilk randevusunu kaçırmamalıdır.. O an için artık namaz uykudan hayırlıdır. Bu saatleri uykuyla geçirirse mümin, gün anlamını yitirmiştir sanki. O günkü müminlik sıfatı ilk yarasını almış; kazancının bereketi aşınmıştır. Saba makamında aheste aheste okunan ezan bunu ilham eder gibidir.

Bu çağrı, öğle vaktinde, ikindi vaktinde, işlerin belki en yoğun olduğu, insanın dünya gailelerine en çok daldığı anlarda yine tekrarlanır. Evet, insan rızkını kazanacaktır; işlerini mükemmel derecede yapacak, mesûliyetini bilecektir ama işte o kutlu çağrı, minarelerden kulağımıza, ruhumuza doğru ılık ılık akmaktadır. Tatlı bir edayla, tüm benliğimizi okşarcasına bizi ulu divana çağırmaktadır. Şimdi O'nunla buluşma anıdır. Bir taraftan da ezanlar, "İman ettiğin dinin tarzına uygun yaşantını sürdürmelisin; alışverişinde, insanlarla ilişkilerinde o çizgiden sapmamalısın" mesajını verir.

Elbette bu, Müslüman bir şehir için söz konusudur. Böyle bir hazzı biz ancak Müslümanların sahip olduğu bir şehirde yaşarız. Çünkü, Seyyid Hüseyin Nasr'ın ifadeleriyle söylersek: "Kur'an-ı Kerim'in inayeti, Hz. Peygamber'in (s.a.) ruhu İslam şehirlerinin bütününe sinmiş durumdadır. Öyle ki bu, Ezanın okunmasıyla adeta her mimari esere derinlemesine nüfuz eder; ister ev, ister okul, isterse cami olsun her mimari yapının üzerine gökten rahmet yağmuru yağmaya başlar." (Modern Dünyada Geleneksel İslam, s. 213)

Akşam olur, güneş ufukta batar. Herkesi bir telaş almıştır; evdekileri, iştekileri. Bir koşuşturma başlamıştır. İşte o an segâh bir name duyulur minarelerden. O telaşa mütenasip hızlı hızlı gelir kulaklarımıza. Evet, akşam ezanıdır bu. "Bu telaş içinde, ruhunu ilahi rahmetle yıkamayı sakın ha unutma!" ikazını yapar sanki bize.

Ufukta kızıllık kaybolur, çöker gecenin karanlığı. Eve dönülmüş, hane halkıyla hem dem olunmuşken son bir çağrı daha yapılır. "Ömür denilen şey, günlerin toplamından oluşuyorsa eğer, o bir günün hesabını vermeden uyumamalısın. İlahi huzurda, amel defterinde varsa taksirat, onları sildirilmeden yatmamalısın." Hatırlatılmak istenen bu gibidir.

Dünya dönüyor, ezanlar her yerde güneş doğdukça, gün ilerleyip battıkça okunmaya devam ediyordur. İşte güneşin doğuş ve batış vaktindeki farklılıklar sebebiyle, dünya üzerinde ezansız bir zaman yoktur. Ezanlar şarktan garba biteviye okunur; Allah'ın çağrısı her an yapılır durur. Yani insanlar sürekli ilahi çağrıya muhatap olurlar.

***

İnsanoğlu kulağından sulanırmış. İşte bu sebeple, Müslüman çocuğunun ilk duyduğu sözler, bu ilahi kelam olmuştur. Onun kulağına ezan okunmakla ruhuna ilk müminlik tohumu atılmıştır. Hatta özünde var olan İslam fıtratına ilk can suyu verilmiştir.

Müslüman toplum olarak, bizim İslamlık bilincimizi besleyen çok önemli bir damardır ezan. Çoğu zaman farkında olmasak da, büyüdükçe hamurumuz ezanla yoğrulur bizim. Gönül telimize dokunur durur ezan. Namaz kılmıyorsa bir insan, kalbi katılaşmamışsa eğer, bir gün o ezana icabet edeceği fikri ve umuduyla yaşar. Ezanın rahmet ikliminden er ya da geç nasibini alır.

Bir Müslüman şehir için en üzücü durum, insanlarının ezandan mahrum oluşlarıdır. Ezandan yoksun büyüyen çocuklar elbette, o ruhaniyet ve bereketten yoksun kalır, İslamsız bir hayatın kucağına itilmiş olurlar.

Yahya Kemal, yıllar önce, Ezansız Semtler yazısında, camiden, ezandan mahrum büyüyen çocukları nasıl bir hayatın beklediğine dikkatlerimizi çekiyordu. Ben o nefis yazıdan bir paragraf almadan geçemeyeceğim: "Biz ki minareler ve ağaçlar arasında ezan seslerini işiterek büyüdük. O mübarek muhitten çok sonra ayrıldık. Biz böyle bir sabah namazında anne millete dönebiliriz. Fakat minaresiz ve ezansız semtlerde doğan, Frenk terbiyesiyle yetişen Türk çocukları dönecekleri yeri hatırlayamayacaklar!"

Belki hepsinden daha hazini, bir gün ezanların susturulması, minarelerin mahzun kalmasıdır. Kirli ellerin, paslanmış yüreklerin o lâhûti sadayı kesmeye kalkmasıdır. Hatta Mehmed Akif, Bülbül şiirinde bunu en büyük zillet olarak ifade etmiştir. Maalesef tarih boyunca Müslüman ümmet bu tür vakıaları fazlasıyla görmüştür.

Evet, İslam toplumu benliğini camilerle, minarelerle, ezanlarla korur. İslam'ın bu şiârlarının yokluğu veya bütün bunların şuurunda olmamak demek Müslümanların tükenmeye yüz tutması demektir. Böyle bir ortamda, Müslüman değerlerini kaybetmekle karşı karşıya kalacak; nesiller, farklı inanç ve kültürlerin kucağına çok daha kolay düşecektir.

Bu sebeple Arif Nihat Asya'nın "Dua"sına bütün yüreğimizle amin demeliyiz:

Biz, kısık sesleriz... minareleri,

Sen, ezansız bırakma Allah'ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allah'ım!



Kaynak: Altınoluk Dergisi, Nisan 2008

Bu yazı Dini Yazılar Email Grubu'ndan gönderilmiştir. Bu gruba üye olursanız haftada bir adet buna benzer dini içerikli bir yazı email adresinize gönderilecektir. Gruba üye olmak için lütfen [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adresine "Üyelik" konulu boş bir mesaj atınız.

diniyazilar.awardspace.com

groups.yahoo.com/group/diniyazilar/messages
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ufukları Çınlatan Lâhûti Sadâ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BZMFRM,Oyun Arşivi,Program Arşivi,Online Oyunlar,Knight,Metin2,CS,Ödev Arşivi,Online,Slayt,İndir :: İslam ve İnsan Bölümleri :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: